27 Ekim 2023 Cuma günü, “Deli İbram Divanı’nda Sınıf Mücadelesi ve İktisat” başlıklı Devrimci Marksizm webinarında, Yayın Kurulu üyelerimizden Özdeniz Pektaş'ın moderasyonunda Alp Yücel Kaya, Ahmet Bulut Tamgörgü ve yazarı Ahmet Büke’nin katılımıyla, toplumsal gerçekçi edebiyatın yakın dönemdeki önemli ve nadir örneklerinden biri olan Deli İbram Divanı romanı üzerine söyleştik. 

Sungur Savran

Bugün Türkiye tarihinin gidişatını değiştiren, sınıf mücadelelerindeki güç dengelerini altüst eden 12 Eylül 1980 askerî darbesinin 43. yıldönümü. Çoğu insan 12 Eylül’ü esas olarak “asker”in siyasi hayata müdahalesi ve kendi anlayışını dayatması olarak görüyor. Oysa 12 Eylül, Türkiye’nin büyük burjuvazisinin işçi sınıfına orduyu kullanarak yaptığı çok bilinçli bir taarruzdur. Darbenin 43. yılı vesilesiyle yoldaşımız Sungur Savran’ın Türkiye’de Sınıf Mücadeleleri kitabının Yordam Kitap tarafından bu yıl içinde yayınlanacak ikinci cildinden kısa bir pasaj yayınlıyoruz.

Sungur Savran

Elde var dört.

Bu da ne demek diyeceksiniz. Haklısınız. İlk üçü neydi ki dört oluyor? Zaten konu ne? Neden “kayıp” bir yazı. Bunları anlatabilmek için geçen yıla, Metin’i yitirdiğimiz günlere dönmemiz gerekiyor.

Bir yıl ne de hızlı geçmiş. Metin’i kaybedişimizin yıldönümüne ne kadar hızlı gelmişiz. Daha dün gibi görünüyordu kaybı, o kadar tazeydi solun saflarında hissedilen sızı. Demek ki sızı uzun sürecek.

Sungur Savran

Dergimizin önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan 53. sayısında Gezi halk isyanının 10. yıldönümü vesilesiyle bir “Gezi Dosyası” hazırlandı. Dosyada yayınlanacak yazılardan biri Sungur Savran tarafından kaleme alındı. 31 Mayıs-1 Haziran Gezi isyanının tam tamına 10. yıldönümüne rastladığı için aşağıda yoldaşımızın yazısının birinci bölümünü yayınlıyoruz. 

E. Ahmet Tonak

Nail’in ölümünden iki yıl önce, 2011 Haziran’ında, Kapital’in ilk cildinin Almanca aslından çevirisinin basımı vesilesiyle bir konferans düzenlenmişti (1). Nail ile aynı panelde yan yana oturuyorduk. Nail’i yakından tanıyanlar bilir, onun ara sıra takındığı biraz müstehzi, biraz muzip bir üslubu vardır.

Sungur Savran

On yıl olmuş. On yıl boyunca Türkiye’nin Marksist iktisatçıları ekonomi politiğin eleştirisine vukufunu günceli yorumlarken ustalıkla uygulayan bir kalemin yazdıklarını okuyamadı. On yıl boyunca Türkiye sosyalist hareketi, onun dost ama uyarıcı sesini duymadı. On yıl boyunca devrimci Marksist hareket teorik kavrayış bakımından en ileri temsilcilerinden birinden yoksun kaldı. On yıl boyunca arkadaşları, yoldaşları ve öğrencileri Nail Satlıgan’dan mahrum kaldı.

Burak Gürel

Bu yazı ilk kez 30 Kasım-3 Aralık 2022 tarihleri arasında Gerçek gazetesinin websitesinde dört bölümlük bir yazı dizisi olarak yayımlanmıştır.

Özdeniz Pektaş

19 Haziran ABD'de önemli bir tarihi olayın yıldönümü olarak, özellikle siyahi nüfus tarafından sevinçle kutlanıyor. Bu gün, Amerika'da köleliğin kaldırılmasına giden yolda belirleyici olan Amerikan İç Savaşı'nda da mücadelenin esas konusu olan Hürriyet mücadelesinin sembolü olan ve köleliğin kaldırılmış olduğunu ilan eden Hürriyet Belgesi'nin, 19 Haziran 1865'te köleliği ilga etmeyi en son başaran eyalet olan Teksas'ta halka açık olarak okunmasının yıldönümüdür.

Sungur Savran

Dünya finans sisteminin kalbi olan Wall Street’te borsa, 12 Mart Perşembe günü dört gün içinde ikinci defa kapatıldı. S&P 500 adını taşıyan en geniş tabanlı endeks yüzde 7 düşerse, otomatik “devre kesici” (circuit breaker) adını taşıyan mekanizma hareket geçiyor ve borsa 15 dakika boyunca kapalı kalıyor. Geçtiğimiz Pazartesi (9 Mart) bu yaşanınca kimileri bu günün tarihe “Kırmızı Pazartesi” olarak geçeceğini söylemişti. 1929’un ünlü borsa çöküşünün “Kara Salı”sına nazire vardı burada elbette.

Sungur Savran

Son yıllarda Türkiye solunda ve Kürt hareketi içinde büyük bir popülariteye kavuşan Amerikalı sosyal bilimci Immanuel Wallerstein 1 Eylül’de hayata gözlerini kapatalı beri, soldan birçok ses onu göklere çıkarıyor. Gerek Türk solunda gerekse Kürt hareketi içinde Sovyetler Birliği ve Çin’in çökmesinden bu yana ortaya çıkan Marksizmden uzaklaşma eğilimleri göz önüne alınırsa bunu anlamak mümkün. Anlaşılması zor olan, Marksizme sahip çıkan bir dizi arkadaşımızın da Wallerstein’in sosyal bilimine ve dünya görüşüne sahip çıkması. Herkese hak ettiğini vermek gerek.

Pages